Pazartesi, Mayıs 19, 2008

Okçular,sporcular ve eğitimciler; işte Şatır' lar

Anafen Koleji, olimpiyat vizesini 12'den vurdu.
Yıllardır milli takımın değişmez ismi olan Zekiye Keskin Şatır, 3. kez katılacağı olimpiyatlarda bu kez kürsüye çıkmayı istiyor. Zekiye, Anafen Spor Kulübü'nün bünyesinde spor hayatına devam ediyor.

Her ikisi de boyunlarında asılı olan sadakla geçiriyor hayatlarını. Her ikisi de gergin yayların ağzına verdikleri oklarla hedefe kilitleniyor. Gözleri daima plakadaki hedefin tam on ikisinde oluyor.
Onlar evli olmalarına rağmen belki de en fazla ok ve yayla muhabbet kuruyor. Evet, Okçuluk Milli Takımı'nın başarılı iki ismi Zekiye Keskin Şatır ve Serdar Şatır'dan bahsediyoruz.

Yıllardır okçulukla uğraşan çift, bugünlerde tatlı bir gayret içinde. Daha önce olimpiyat oyunları, dünya ve Avrupa şampiyonalarında ülkemizi temsil eden Zekiye, geçtiğimiz günlerde 2008 Pekin Olimpiyatları vizesini almayı başardı. Zekiye, geçen hafta Fransa'nın Vitel şehrinde başlayan Avrupa Okçuluk Şampiyonası'nda 54 sporcu arasında 6. oldu. İlk altı içinde olimpiyatlara katılacak sadece 3 sporcu vardı, bunlardan ilki de milli sporcu Zekiye Keskin Şatır'dı. Milli sporcunun eşi de olimpiyatlarda yay tutabilmek için var gücüyle gayret sarf etti ama ancak 21. olabildi. Hayatı daima sporla hemdem olan Zekiye, okçulukla birlikte beden eğitimi öğretmenliğini aynı anda yürütüyor. Hatta milli sporcu işini o kadar çok seviyor ki 2005 Akdeniz Oyunları'na 7,5 aylık hamileyken çıkmış ve gümüş madalya kazanmıştı.

Bu yılki en büyük hedefinin olimpiyatlar olduğunu belirten Zekiye, bir türlü kürsüye çıkamadığı olimpiyatlarda dereceye girmeyi istediğini söylüyor. Kısa sürede ciddi hamleler yapan Anafen Koleji Spor Kulübü'ne bu yıl transfer olan Zekiye, 2004 Atina Olimpiyat Oyunları'nda ferdi 17., 2000 Sydney Olimpiyat Oyunları'nda takımda 4. olmuştu. Avrupa şampiyonluğu bulunan milli sporcuyu kulüplerine almaktan dolayı büyük mutluluk duyduklarını belirten Anafen Koleji Genel Müdürü ve Spor Kulübü Başkanı Reşit Taşdemir, "Sporculuk hayatı ve eğiticilik yönüyle Zekiye, bizim için çok önemli bir sporcu. Öğrencilerimize örnek gösterdiğimiz bir kişiliğe sahip. Zekiye'nin, geleceğimizin aydınlık dünyasını oluşturacak gençlerimize ata sporumuz okçuluğu sevdirip, ülkemizi yurtdışında başarıyla temsil edeceğine inanıyoruz." diyor. Bilim olimpiyatlarında pek çok derece aldıklarını belirten Taşdemir, Zekiye'yle birlikte spor olimpiyatlarında da madalya almayı arzuladıklarını söylüyor. Ayrıca Şatır, sporculuğunun yanında Anafen okullarında okçuluk kulübü çalışmalarını da yürüterek geleceğin milli takımına sporcular yetiştiriyor.

Nurullah Kaya
18 Mayıs 2008, Pazar

- Kaynak : http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=690958

Hiç yorum yok:

ARŞİV ( Aradıklarınızı Bulun )

Okçuluk ve Fatih

Rekor Kırdı, Hayatını Kurtardı :
Özbay Güven, Osmanlı Devleti'nin sporcuyu anında ödüllendirdiğini de belirtiyor. "Osmanlı sporcuyu hem korur, hem de anında mükafatlandırırdı. Osmanlı'nın sporcuya değer vermesini size bir örnekle anlatayım. Solak Sinan Subaşı, Fatih Devri'nin en büyük kemankeşlerinden birisiydi. Okmeydanı'nda da 1200 gezin üzerinde iki rekoru vardı. Sinan Subaşı, Silifke Kalesi'nin komutanıyken Karamanoğulları kaleyi ele geçirince Fatih öldürülmesi için ferman verdi. Fakat o sıralarda Sinan Subaşı rekorlar kırdığı için padişah kendisini affederek 'Kanını menziline öndül (ödül) koydum' dedi".

Fatih'in Oku :
Ayasofya'ya girdikten sonra Fatih , bir ok çekip '' alametim olsun '' diyerek Ayasofya kubbesinin ta ortasına attı.Bu okun yeri halen görülmektedir.
( Evliya Çelebi Seyehatnamesi 1.Cilt Syf:76,Çeviren : Mehmet ZILLİOĞLU )
- Okçuluk antrenmanları; mutlaka bir antrenör eşliğinde ,emniyet tedbirleri alınmış güvenli bir alanda ve kimseye zarar vermiyecek bir şekilde, yapılmalıdır.
KENDİNİZE DEĞER VERİN : A K R A F M C A N L I Y A Y I N

Okçuluk Bir Ata Sporudur

Okçuluk insanlığın varoluşuyla birlikte doğmuştur.Türkler ok ve yayı hem sanatsal hem de teknolojik açıdan ele alıp günümüze kadar getirmişlerdir.Osmanlı'larda okçuluk zirveye çıkmış ; top menzilinin 600 m. olduğu zamanlarda osmanlı okları 800 m.yi geçiyordu. Devamı...>>

Hakkımda

Fotoğrafım
KOCAELİ, İzmit, Türkiye
1968 doğumluyum.Beş yaşından beri ok atıyorum, 1981 yılında 13 yaşımda lisanslı olarak resmi anlamda okçuluk sporuna başladım.1987 yılından itibaren okçuluk antrenörlüğü yapıyorum.Milli Takım Antrenörlüğü yaptım; on tane antrenör, iki bölge antrenörü ve bir milli takım antrenörü ayrıca bir çok milli sporcu yetiştirdim.Sporcularım rekorlar kırıp, sayısız şampiyonluklar kazandı.İktisat fakültesi mezunuyum.1990 yılından itibaren kadrolu okçuluk antrenörü olarak görev yapmaktayım.1991 yılından bu yana da Türk-Osmanlı Okçuluk Tarihi ve olimpik bir spor dalı olan günümüzdeki Okçuluk Sporu hakkında araştırma yapmaktayım. Okçuluk Türklerin ilk ata sporudur ve ben de okçuluk sporunu çok seviyorum,okçuluğun yayılıp gelişmesi için çalışıyorum, bu nedenle Türk okçuluğunu hakkettiği yere getirmek için elimden gelen her şeyi yapmak istiyorum. -He was born in 1968 -Turkey.He has begun archery in 1981. Since 1987 he has been archery trainer. He has worked as Turkish National Team Trainer; educated many archers and already continue to this nice and hard job; studied Economy. He was born to be an archer ; try his best to develop archery in Turkey and World.

Beğendiğim Kitap : Zen ve Okçuluk


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

free counters