Salı, Kasım 22, 2011

Ok ve Yayla Avlanan Avcı ; Tayfun KUZU




32 Yaşındayım 2000’ li yılların başında spor amaçlı bir müddet okçulukla ilgilendim, ancak nişangah ve stil sahibi bu yaylar çok ilgimi çekmedi daha çok serbest okçuluk merakım olmuştur. Mesefeyi göz kararı kestirdiğim ve isabetli atışlar yaptığımda aldığım hazzın yerini hiç bir silahtan alamadım. Halen yivli dahil pekçok çeşit silah kullanırım ama ok ve yayın yeri başkadır.
Yaklaşık 5 senedir ok ve yay ile avlanıyorum. Sık sık yaptığım avlar sazan balığı, sansar, tilki ve yaban domuzudur.



Yukarıda da bahsettiğim gibi hep Avrupa’ da klasik olarak anılan flat bow ve tek parça recurve yaylar ile avlandım. (Bearpaw Quick stick ve Ragim Black Bear avda kullandığım yegane yaylarımdır.)


50 ve 55 lbs. avda en yaygın kullanılabilen yaylardır. Gerek fazla yormayışları gerekse maksimum 30-35mt yapılan atışlardaki tesir gücü, malum ülkemizde avlanabilecek hayvanlara tesirinin yeterli gelmesi bakımından.


Ok tercihim sedir ağaçlarından yanadır yine kişisel tecrübem ve lbs aralığının başarılı oluşundan, daha iyi oklar Carbon olarak mevcut olsa da ve bunların ithalatını yapıyor olsam da klasik bir yayda yine ahşap bir oku kullanmak benim keyfi tercihimdir.

Uçlar belki en teferruatlı konudur, yurt dışında yüzlerce model mevcut, şuna dikkat etmek lazım ucun yeniden kullanılabilirliği. Tek parçadan imal (katlanabilir v.s. değil), bilenebilir çünkü okunuzu bulur ve en azından ucu tekrar kullanabilmeniz mümkün olur. Ve bu bahsettiğim modeller 60 yılı aşkındır üretilmektedir (eskimo broadhead) bu tecrübeye güvenmeli.
50 lbs. lik bir yay ile kullanacağınız sedir bir ok ve 100-125 grain aralığındaki bir av ucu (toplam ağırlığı 32 gram civarı) size iyi bir atışla 30-35 mt. 'lerden Türkiye’ de her hayvanı verecektir. Daha uzun mesafelerde okun hedefe ulaşma süresi farkedildiğinizde hayvanın kaçabilmesine veya kötü bir bölgesinden yaralanabilmesine sebep olacaktır. Ayrıca nişangahı olmayan bu yaylarda bu mesafeler riskli oluyor.

Nereden merak saldığıma dair hiçbir fikrim yok malumunuz av hep hayatımdaydı, ok ve yaya 2000 yılında Manisa spor il müdürlüğünde rastlamam ile devamını yurtdışı siteler makaleler v.s. ile getirdim. Türkiye’ de malzeme fiyatlarının yüksek oluşu ve fazla çeşidin olmayışı sebebi ile (yalnız Geleneksel Okçuluk) ekipman ithalatına da başladım.


Son Domuz avımda tecrübe ettiğim ilginç bir kaç konudan bahsedeyim;


Bir dostumun zeytinliğine geceleri gelen 25-30 kadar bir sürünün olduğundan haberdar olunca aynı gün akşam soluğu İzmir Foça’ da aldım.
Yine ben gibi meraklı olan arkadaşım geliş ve zeytinlikte geçirdikleri zaman aralığına hakimdi. Beklemeye yalnızca 20 dakika önce bir çalı kümesi içinde başladım (tabi rüzgarın yönü ve hayvanların geldiği güzargahı göz önünde bulundurarak).


Beklenen saatte sürü zeytinliğe girdi ve bir 10 dakika kadar yayılma ve beslenmelerine müsade ettik ki herhangi bir endişeleri kalmasın dikkatlerini yemlenmeye verebilsinler diye.
Bu süre zarfında gizlendiğim yerden izliyor ve kalkıp atmamak için zor duruyordum, malum kalktığımda herhangi biri farkedebilirdi (kalabalık bir sürü oluşunun benim için dez avantajı buydu). Derken 50 kg. civarı erkek olduğunu düşündüğüm bir hayvan(domuz) bana kol altını açmıştı, çevresindekiler de başları yerde iken doğrulup attım ve okun hayvanın solundan çıktığını kaçarken ucun pırltısı ile farkettim tüm sürü o anda cevreye dağıldı ama malum sürü pisikolojisi sadece 20 mt ötemde tekrar homur homur bir araya geldiler.Durmadan koşturuyorlar ama hiç biri kalabalıktan 10 mt. den fazla ayrılmıyordu (böyle bir şeye ben de ilk defa şahit oluyorum).

Bu bahsettiğim hareket 10 saniye içinde cereyan etti ve ben ikinci okumuda yaklaşık 25 mt. den ikinci domuza yine kol altına atmış oldum. Bu dakidan sonra ok ve yay ile avcılıkta yapılması gereken birinci kural, hayvana 30 dakikadan önce yaklaşmamak daha doğrusu gizlenilen yerden çıkmamak. Bu yapılmaz ise hayvanın insandan veya kokusundan ürkerek yükleneceği adrenalinin onun kaçmasına sebebiyet verecektir. Herhangi bir ateşli silahın aksine sessiz olan yay ile ve avcı görünmediği taktirde hayvan ürkmedikten sonra en yakındaki kuytuya çekiliyor ve burada kan kaybediyor. Avın arkasından seslenildiğinde veya kendinizi gösterdiğinizde hayvan canını verene kadar kaçmaya devam ediyor. Tamamı nacizane tecrübelerimdir. Bu avda kullandığım yay; Ragim Black bear tekparça Recurve, ok kzsedir, ucu ise 125 grain eskimo idi.
Herkese sağlıklı günler dilerim.
Tayfun KUZU

2 yorum:

tunc dedi ki...

Merhabalar. Yazinizi ilgiyle okudum. Ben kaya ktb 50 kullaniyorum. Sikintim su ahsap oklarda jiletli uclari kullanmak icin zwickey glue on tipi uclar kullanmak disinda bir yol bulamadim. Bunlar da en asagi 125 grain. Bu durumda cok agir oklarim oluyor. Puta hedefine bile calisirken jiletsiz 24 gramlik oklarim 20 metrede biraz irtifa kaybediyor. Siz de de oyle mi yoksa ragim daha mi guclu bir yay. Bir de avlanmak icin teskere aldiniz mi diye merak etmistim... İyi gunler dilerim yazilarin devamini bekliyoruz

Yusuf Emir dedi ki...

Av için ok kaç litre olmalı

Okçuluk ve Fatih

Rekor Kırdı, Hayatını Kurtardı :
Özbay Güven, Osmanlı Devleti'nin sporcuyu anında ödüllendirdiğini de belirtiyor. "Osmanlı sporcuyu hem korur, hem de anında mükafatlandırırdı. Osmanlı'nın sporcuya değer vermesini size bir örnekle anlatayım. Solak Sinan Subaşı, Fatih Devri'nin en büyük kemankeşlerinden birisiydi. Okmeydanı'nda da 1200 gezin üzerinde iki rekoru vardı. Sinan Subaşı, Silifke Kalesi'nin komutanıyken Karamanoğulları kaleyi ele geçirince Fatih öldürülmesi için ferman verdi. Fakat o sıralarda Sinan Subaşı rekorlar kırdığı için padişah kendisini affederek 'Kanını menziline öndül (ödül) koydum' dedi".

Fatih'in Oku :
Ayasofya'ya girdikten sonra Fatih , bir ok çekip '' alametim olsun '' diyerek Ayasofya kubbesinin ta ortasına attı.Bu okun yeri halen görülmektedir.
( Evliya Çelebi Seyehatnamesi 1.Cilt Syf:76,Çeviren : Mehmet ZILLİOĞLU )
- Okçuluk antrenmanları; mutlaka bir antrenör eşliğinde ,emniyet tedbirleri alınmış güvenli bir alanda ve kimseye zarar vermiyecek bir şekilde, yapılmalıdır.
KENDİNİZE DEĞER VERİN : A K R A F M C A N L I Y A Y I N

Okçuluk Bir Ata Sporudur

Okçuluk insanlığın varoluşuyla birlikte doğmuştur.Türkler ok ve yayı hem sanatsal hem de teknolojik açıdan ele alıp günümüze kadar getirmişlerdir.Osmanlı'larda okçuluk zirveye çıkmış ; top menzilinin 600 m. olduğu zamanlarda osmanlı okları 800 m.yi geçiyordu. Devamı...>>

Hakkımda

Fotoğrafım
KOCAELİ, İzmit, Türkiye
1968 doğumluyum.Beş yaşından beri ok atıyorum, 1981 yılında 13 yaşımda lisanslı olarak resmi anlamda okçuluk sporuna başladım.1987 yılından itibaren okçuluk antrenörlüğü yapıyorum.Milli Takım Antrenörlüğü yaptım; on tane antrenör, iki bölge antrenörü ve bir milli takım antrenörü ayrıca bir çok milli sporcu yetiştirdim.Sporcularım rekorlar kırıp, sayısız şampiyonluklar kazandı.İktisat fakültesi mezunuyum.1990 yılından itibaren kadrolu okçuluk antrenörü olarak görev yapmaktayım.1991 yılından bu yana da Türk-Osmanlı Okçuluk Tarihi ve olimpik bir spor dalı olan günümüzdeki Okçuluk Sporu hakkında araştırma yapmaktayım. Okçuluk Türklerin ilk ata sporudur ve ben de okçuluk sporunu çok seviyorum,okçuluğun yayılıp gelişmesi için çalışıyorum, bu nedenle Türk okçuluğunu hakkettiği yere getirmek için elimden gelen her şeyi yapmak istiyorum. -He was born in 1968 -Turkey.He has begun archery in 1981. Since 1987 he has been archery trainer. He has worked as Turkish National Team Trainer; educated many archers and already continue to this nice and hard job; studied Economy. He was born to be an archer ; try his best to develop archery in Turkey and World.

Beğendiğim Kitap : Zen ve Okçuluk


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

free counters